top of page

Elizabeth Gilbert ve Big Magic: Bi fikrim var!

Yazarın fotoğrafı: irem hacalakiirem hacalaki

Ye, Dua Et, Sev’in (Eat, Pray, Love) yazarı Elizabeth Gilbert’ın, gördüğü ilgiden sonra uzunca zaman “Bu kitaptan iyisini nasıl yazacağım?” korkusuyla mücadele ettiğini biliyor muydun? Artık biliyorsun!

Elizabeth Gilbert’ın adını çoğumuz Ye, Dua Et, Sev filmiyle duyduk. Belki aramızda filmi izlemeden önce kitabı okuyanlar da vardır. Kitabın haftalarca en çok satanlar listesinde kalması, başrolünü Julia Roberts’ın oynadığı bir filme uyarlanması derken, bu baş döndürücü başarı bir noktadan sonra Gilbert için korkutucu olmaya başlamış. İçindeki mükemmeliyetçilik duygusu, acımasız eleştirmenlerin ve ağzı olan herkesin yıkıcı eleştirilerde bulunma ihtimali, Gilbert için kocaman bir endişeye dönüşmüş ve hayatının tam ortasına kabus gibi çökmüş.

İşte Gilbert, yeni kitabı Büyük Sihir’de (Big Magic) bunları söylüyor. Görünen o ki, Gilbert korkularını aşıp yaratıcı bir yaşam sürmenin yolunu bulmuş; çünkü kitabında okurlarına hangi meslekten olurlarsa olsunlar, yaratıcılığın bir sır olmadığını, doğuştan gelen yeteneklerini çalışarak taçlandırabileceklerini ve biraz cesaretle başarısız olma korkusundan kurtulup hayatlarını istedikleri gibi sürmelerinin mümkün olduğunu anlatıyor.


Bir yaşam formu olarak “fikir”

Gilbert’a göre, bu evren yalnızca insanlar, hayvanlar, bitkiler, bakteriler ve virüslerin değil, aynı zamanda bedeni olmayan fakat enerjiye sahip fikirlerin de barındığı bir yer. Onların da kendi yaşam formları var, havada görünmez birer tüy gibi salınıyorlar ve biz insanlarla iletişim halindeler! Korkutucu ve aynı zamanda heyecan verici, öyle değil mi?

Elizabeth Gilbert’ın önermesi şu… Evrenin dört bir yanında dağılmış durumda olan fikirler, kendilerini “gerçekleştirecek” insanlar bulma çabasında. Yani, geliyorlar ve her birimizi ayrı ayrı deniyorlar.

Durup dururken aklına düşen bir fikri düşün, onca ses ve düşünce arasında fark ettiğin, “daha önce niye düşünmedim!” dediğin, seni heyecanlandıran bir fikir. Yani o fikri sen yaratmadın, o zaten vardı ve seni buldu. Neden olmasın?

Yapman gereken, fikre “evet, seni gerçekleştireceğim” ya da “hayır, işim var” cevabını verip yoluna ona göre devam etmek. Gilbert, cevap verilmeyen, reddedilen ya da kabul edildiği halde üzerine düşülüp gereği yapılmayan fikirlerin, belki kararın değişir diye bir süre daha etrafında olacağını, ancak vakti geldiğinde gidip bir başkasını deneyeceğini söylüyor. İşte bu durumun diğer adı ilham kaybı.

Cesaret ve korkunun doğru oranlardaki karışımı

Fikri kabul ettik. Peki sonra ne olacak? Tabii ki yol alabilmek için önce benzine ihtiyaç var. Herkesin benzini başka belki ama Gilbert’ın bu noktada da önemli bir uyarısı var: “İçindeki cesareti ve korkuyu doğru oranlarda karıştır.

Korku hoş bir şey değil, kontrolsüzce büyüdüğünde yaratıcılığı da öldürüyor, evet. Ama tamamen korkusuz olmak da deli işi. Korkuyu tamamen yok etmeye çalışmak, ona savaş açmak olur. Halbuki korkunla ne kadar az savaşırsan, o da seninle o kadar az mücadele eder. Çok mantıklı değil mi?

O zaman Büyük Sihir’de de önerildiği gibi arabaya hem yaratıcılığı hem de korkuyu alarak yola çıkmak ama korkuyu asla şoför mahalline oturtmamak gerekiyor. Söz hakkı var ama karar hakkı kesinlikle yok!

Herkesin başucu kitabı

Büyük Sihir, yalnızca “yaratıcı” mesleklere sahip insanların değil, her meslekten insanın faydalanabileceği bir yaşam kılavuzu. Gilbert hem kendi hayatından hem de çevresindeki insanların hayatlarından anekdotlar sunduğu için, aynı zamanda tam bir “hayat dersi” kitabı. Şimdiye dek izini kaybettiğin fikirleri yeniden bulmanı sağlamaz belki ama bundan sonrakilerle nasıl iletişim kuracağını, sana koşa koşa gelen ilham perilerine nasıl kucak açacağını öğretebilir!

Büyük Sihir’i hem Türkçe hem de İngilizce olarak birçok kitapçıda bulabilirsin.

1 tavsiyem var:

Bazen insan, oturup aklındakileri yazmaya başlayana dek ne düşündüğünden emin olamayabiliyor. Görüş alanını netleştirmen, duygu ve düşüncelerinden emin olman ve karar vermen gereken anlarda, aklındaki coşkun ırmak dolu dizgin akıp fikirlerini oradan oraya savuruyorsa, eline bir kalem ve kağıt al. Ve yaz. O sisli hava yavaş yavaş dağılacak, yepyeni ve berrak fikirler doğacak!

120 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page